İKİLİ, ÜÇLÜ VEYA DÖRTLÜ TARAMA TESTİ DEĞERLERİ
Her hamile kadının kromozom özürlü bir bebek doğurma riski vardır ve bu risk anne yaşı ilerledikçe artar. En sık görülen down sendromu (mongol bebek, trizomi 21) olup, tüm kromozom özürlerinin yarısı sıklığını oluşturur. Ayrıca her gebe kadında, CVS veya amniyosentez ile kesin teşhis konulabilir. Bir başka deyişle eğer her gebeye bu teşhis testleri yapılırsa kromozom özürlerinin hepsinin tanısı mümkün olur. Ancak bu teşhis testlerinde, deneyimli ve iyi ellerde bile, 500-1000’de bir gibi çok az da olsa, bir miktar düşük riski vardır.
İşte ikili, üçlü veya dörtlü tarama testleri ailenin teşhis testini yaptırıp yaptırmama kararını belirlemesinde yardımcı olur. Tarama testleri adından da belli olduğu gibi teşhis değil tarama testleridir. Çoğunlukla aileler bunları bir teşhis testi gibi düşünüp, normal ya da değil şeklinde yorumlayabilmektedir. Peki bu tarama testleri ne işe yarar?
Tarama testlerinde, anne yaşı ve gebelik haftasındaki riskine ek olarak, bebek veya plasenta tarafından üretilip anne kanında bulunan hormon değerlerini içine alan bir istatistiksel modellemeye göre çalışır. Genellikle risk değeri, 35 yaşındaki bir kanının, 16. gebelik haftasındaki risk değeri olan, 270’te bire(1/270) yüksek veya düşük risk olarak adlandırılır. Hiçbir gebede sıfır risk veya normal diye bir sonuç çıkmaz. Bu taramaya göre, tüm gebelerde yüksek risk çıkma oranı, %5’tir. Eğer riski yüksek çıkan bu gebelere teşhis testi yapılırsa, sırasıyla, üçlü, dörtlü ve ikili testlerde, yakalama oranı, %60, 70 ve 85 oranındadır. Böylece tüm gebelere teşhis testi yapacağımıza tarama testinde yüksek risk çıkan, sadece %5’ine yaparak, kromozom özürlü bebeklerin büyük bölümü teşhis edilmiş olacaktır.
Gebeler bu tarama testleri istenmeden önce testleri ne anlama geldiği hakkında bilgilendirilir. Bazı aileler kromozom özürlü de olsa o bebeklerini istemektedirler veya doğumdan önce bilmek istemeyebilirler. Dolayısıyla bunlarda tarama testi yapmak gerekmez. Bazı aileler ise en küçük bir riske razı olmazlar(tekrar belirtiyorum, sıfır riskli hiçbir gebe yoktur) ve riskleri çok az da olsa kesin teşhis isterler.
Sonuç olarak tarama testlerinde, normal ya da anormal diye bir sonuç çıkmaz. Bir risk oranı çıkar. Aileler bu risk oranına razı olup bekleyip doğumda öğrenmek isteyebilirler veya doğumdan önce öğrenmek için teşhis testi isteyebilirler. Kromozom özürlü bebeklerin anne karnında veya doğumdan sonra tedavisi yoktur ve böyle bir bebeği isteyip istememe kararı aileye aittir. Dolayısıyla tarama testinde çıkan risk oranına göre de azda olsa düşük riski olan teşhis testlerini isteyip istememe kararı da aileye aittir.
“TARAMA TESTLERİNDEKİ HEDEF AİLELERİN RİSK ORANLARI HAKKINDA BİLGİLENDİRİLMESİDİR”
“GELİŞMİŞ ÜLKELERDE, HİÇ BİR GEBE KADIN TARAMA VEYA TEŞHİS TESTİ YAPTIRIP YAPTIRMAMA KONUSUNDA YÖNLENDİRİLMEZ. AYRICA KROMOZOM ÖZÜRLÜ BİR BEBEĞİN VARLIĞINDA, GEBELİĞİN DEVAMI VEYA SONLANDIRILMASI ŞEKLİNDE YÖNLENDİRLMESİ DE ETİK DEĞİLDİR”
Prof Dr Ali ERGÜN
Perinatoloji Uzmanı
Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı
Sağlığınızı İyileştirmeye Hazır mısınız?
Unutmayınız ki sitedeki bilgiler sadece genel amaçlı yazılardır. Teşhis ve Tedavi için lütfen Uzman Hekiminize başvurunuz.